16 Mart 2009 Pazartesi

Çabuk geçiyor ne çare

Sayfamda bilgi verdiğim edebiyat dergisi Paspatur'un
bu sayısında Vefa Önal arkadaşım'ın yazmış olduğu
Nihat Akkaraca ile ilgili Yazıyı defalarca okudum,
değişik düşüncelere daldım,anılar canlandı gözümün
önünde.
Evet Vefa arkadaşım beni de Datça'da çoğaltan iki
karşılaşmadan biriydi Nihat Ağbi yıllar sonra yüre-
ğimin dallarında filizler fışkırırken o bunu gören,
hisseden ilk insandı.Sohbetleriyle,çalışmalarıyla
,ha gayret bugün daha iyi gibi teşviklerle
yaşamımda birşeyleri çoğalttı.Yazdıkça düzelir
diyerek duygularımı düşüncelerimi yazmamı özendirdi.
Yazdığım bir yazıda onun kaybıyla ilgili olarak
"yüreğimin dallarından biri kırıldı"dedim
bu yüzden.Aramızda hiçbir kan bağı olmamasına karşın
çok sevdiğimiz,önemsediğimiz,benzer duyguları paylaş-
tığımız insanlar yüreğimizin dallarıdır.Bazen bu
dallar kırılır,çatlar bazen de yeni tanışmalarla yeni
sürgünler verir.Yapraklar da önemlidir tabii ki,
nefesimizi,umudumuzu çoğaltırlar ama zamanı gelince
rüzgarların önünde giderler, bir yenilerinin gelmesini
bekleriz.Bir yerlerde bizi gerçekten seven,duyguları-
mızı paylaştığımız,yaşamımıza zenginlikler katan biri-
lerinin olması ne kadar önemli ,onlar yüreğimizin
dalları.Yüreğinin dalları olmayanlar için de ne yazık...
Hayata geçirdiğim bloglarla bilmediğim denizlere
yelken açtım,yaşamımı çoğaltacak,yüreğimdeki dallar-
da filizler açtıracak yeni karşılaşmalar umuduyla...
Muzaffer Özgen

Hiç yorum yok: