11 Nisan 2009 Cumartesi

Vicdan denen şey

Bu vicdan denen şey nasıl kazanılır veya insanda
nasıl oluşur bilmiyorum.Ama vicdanı insanı bir
çok yanlış şeyi yapmasını engelleyen bir mekanizma
diyebilirim.Belki de bilinçtir,kendini yetiştirmek.
Bazen farkında olmadan veya aceleyle bir yanlış
yapacak olsanız vicdanız "hoop dur bakayım der"
uyarır.Vicdanlı insandan korkmayın derim o bir
yerde doğruyu bulur.Ama ya vicdan yoksa,vay halini-
ze,geçmiş zaman bunun örnekleriyle dolu.

Datça'ya ilk geldiğim yıllarda sevdiğim bir arkada-
şım vardı(şu anda yine arkadaşım ama Datça dışında)
çekirdekten yetişme avcı arada bir ava gidiyor.
(O zamanlar av yasak değildi uzun bir zamandır her
tür kara avı yasak.)Ben de doğayı deli gibi seviyo-
rum bir tek kırma tüfek aldım.Ruhsat falan çıkardık,
ava gitmeye başladık.Çömeziz ya hep arkadaşımın
peşinde,elimde tüfek yürüdüm durdum.Bundan şikayet
ettim mi asla;öldürmek merakı yoktu o az görülecek
bakir alanları görüyordum.Dev palamut ağaçlarının
altında uyuduk,harıp(keçiboynuzu)ağaçlarının dibinde
su kaynaklarında yemeğimizi yedik,şimdi bu yerlere
nasıl gideceksin bir daha da o yerlere gidemedim.
Nereye giderseniz gidin vicdan hep tetikte bekler,
mümkün mü yanlış yapmak.Orada sizi gören yok ama
kendini aldatmak kadar kötüsü var mı?Ya vicdanınız
yoksa avcılık bir spor değil öldürmek,vurmak tutkusu.
Yok edinceye kadar.Düşünün keklikler yumurtadayken
bile av yapan,yavrulu hayvanları vuranlar.Biraz
vicdanları olsa yapabilirler mi?Zaten biz avcı olduktan
bir zaman sonra yasak geldi,şimdi değil vurmak zarar
vermekten bile korkuyorum. Günümüzde hele,
av hayvanlarından vazgeçtik,anasını,çocuğunu kesen
biçen,küçücük bir hiç yüzünden bir insana kıyan insan-
larla dolu,hergün haberlerde karşımıza çıkıyor.
Bankaya maaşını almaya giden yaşlı bir insanın elinden
o parayı almak nasıl bir şey,ufacık bir gelirle yaşa-
yan.Ve parasını yitirince çocuklar gibi ağlayan.

Çocuklar gibi dedim de Bazen çocukluğumu hatırlıyorum
bu vicdan bende o zaman da varmış diyorum,demek kendini
yetiştirmek falan da değil belki.Kedinin kuyruğuna taş
bağlayan,hayvanlara işkence yapan çocuklar çok gördüm.
Bizse onları zor durumda görsek hemen koşar,annemizden
azar işitmeyi göze alarak evimize getirir tedavi ederdik.
Gençliğim Denizli'de geçti,mahallemizde güvercin besleyen
bir arkadaşım vardı.Evimizden 30 metre ilerideydi evleri.
Bir gün bahçeye inmedi diye sapan taşıyla
güvercini vuruyor,patırtıya dışarı çıktım kuş yaralı.
Kızmış ya öldürecek yalvar yakar bana verdi,kuşun
bir kanadı da dibine kadar yolunmuş kaçmasın diye.
Kuşu eve getirdim,bir delikte Annemden gizli baktım.
Önce yarasını hergün yağla pansuman ettim,zamanla
kanatları çıkmaya başladı,bembeyazdı yeni tüyleri.
Sonra biraz uçmaya başlayınca çatıya atıyordum,
yem yiyeceği zaman iniyordu.Bunlar hep annemden gizli
oluyor tabii.Zamanla kendisi çatıya çıkıp iner oldu.
Orada yatıyordu,bacanın dibinde.Sonra uçmaya başladı,
özgürce canı istediği gibi.Eşi olmayan bir kuşun evde
kalması çok nadirdir,çoğunlukla gökte uçan başka bir
sürüye katılır ama benim bu güvercin aylarca yalnız
uçtu,sürülerin arasına dalıyor,güvercincileri heyacan-
landırıyor.İndireceğiz diye bütün hünerlerini gösteri-
yorlar nafile,bayağı nam salmıştı Denizli'de.Sonra
yine çocuklar ben okuldayken kuşa hep taş atarlarmış,
bir gün okuldan geldim yoktu,uçuyordur dedim,hep
göklere baktım gelir diye gelmedi ama yine de içim
rahattı ben vazifemi yapmıştım,işte vicdan orada da
devreye giriyor yüzünüzde hoş bir gülümseme yayılıyor.
Huzur doluyor yüreğinize.Vicdanı olmayan çok insan
gördüm ama onlar nasıl huzur duyuyordur bilemiyorum.
Acaba bugün de kazançlıyımla mı,şu kadar keklik
vurdumla mı?

Vicdanı olmayan birisinin yaptığı karşısında
üzüldüğünü sanmıyorum,çünkü o öyle görmüş,öyle düşü-
nüyor.Acaba aileden mi diyorum,ailemde de bir kişinin
vicdansızlık yaptığına şahit olmadım.Hep doğru,dürüst
bir insan olmamızı özendirdiler.Hatta yalan söylemi-
yorum diye affedildiğim suçlar oldu.Kendileri fakir
oldukları halde kapıya gelen bir insanı yemek,giyecek
falan istemişse boş göndermezlerdi.
Vicdan çevreyle ilgili de olabilir mi acaba diyorum.
Yetiştiğimiz mahallede yanlış işler yapan biri hiç
itibar görmezdi.Hele bir şeyi çalmak,çırpmak hiç
affedilir bir şey değildi hemen de her tarafa yayı-
lır toplumdan dışlanırsınız.Şimdiye bak,hırsızlık
yapsın diye çocuğunu gönderen,ailecek çalan çırpan
dolu..Bazen polisler bezlere yazıp asıyorlar"insanın
polisi vicdanıdır"mıydı ne (aklımda böyle kalmış).

Vicdanı olmayanların düzelmesi çok zor,ders aldıkları
da yok.Bir de vicdanı var ama biraz az gibileri de
oluyor.Onlar yine diğerlerine göre biraz daha
iyi.Görüyorum zehir atıyorlar Domuzlar,tilkiler,
kediler köpekler ölüyorlar.Su başlarına tuzak kuru-
yorlar toplu kıyım yapıyorlar.Bu çeşit insanların
hayal güçlerinin de olmadığına inanıyorum.O canlının
çektiği acıyı gözlerinin önüne getirebilseler belki
bunu yapmazlar.Bir şeyi hayalinde canlandırma onu
hissetmemizi sağlar,daha derinden duymamızı sağlar
ama bunun da kötü yanları var,biraz acı çekiyorsunuz.

Bu konu nerden çıktı derseniz biraz önce bahçeye
çıkınca bir sürü kedi.Çoğu hamile,iyice çoğalacaklar
ama bir şey yapamıyorsunuz,karınlarında yavruları
var diye bir de besliyorsunuz.Vicdanı olmayan ne
yapardı söyleyemiyorum,vicdansızlardan uzak
kalmanız dileğiyle.

2 yorum:

Apartman Balıkçısı dedi ki...

Muzaffer hocam,

Av insanın doğasında var. Biliyorsunuz avcılık eskiden insanların var olabilmesi için kullandıkları bir yöntem. Avcılık kötü değil de, dediğiniz gibi etçilik kötü.

Limitlerde, ve vicdani sorumluluğu taşıyarak avlanan herkese büyük saygı duyuyorum. Ama gece tüple dalıp, balığın gözüne lambayı çakıp onu en can alıcı yerinden zıpkınlamak avcılık değil elbet.Ya da karada bir tavşanın gözlerini ışıkla kör edip vurmak. İnsanın olabilecek en adi hallerinden bunlar.

muzaffer özgen dedi ki...

Çok haklısınız Mehmet bey verilecek çok örnek var.