31 Mart 2009 Salı

Datça-Mersincik gezisi



Dün yaşamımın güzel,hoş zamanlarından birini daha
yaşadım.Yanıma iki arkadaşımı da alıp ne zaman-
dır görmek istediğim Mersincik denilen yere doğru
yola çıktık.Mersincik Datça yarımadasının uç kısım-
larına doğru Ege Denizine bakan koylardan birisi,
mavi yolculukta Bodrum'dan kalkan teknelerin uğrak
yerlerinden.Haritalarda yolu falan görülüyor ,dün
buraya giderken pek araştırmada yapmadım,aklıma
esti arkadaşlar da tamam deyince yola çıkmış olduk.
Yalnız Ahmet bey buraları bilen birisi,Mersincik'e
gitmemiş ama yolu bozuk diye uyardı.Bir yerden
sonra da arabadan inip yürümek gerekiyor falan dedi.
Macera damarım kabardı ya yaşayıp göreceğiz dedim.
Knidos'a giden yol üzerinde Cumalı köyüne saptık,
köyden çıkar çıkmaz toprak dar bir yolda gidiyoruz.
Ben arada bir durup fotoğraf video falan çekiyorum.
Uçsuz bucaksız badem ve zeytin ağaçları ,görkemli
dağlar seyretmeye doyum olmuyor.Bir de baharın en
güzel zamanı;badem ağaçlarının renk tonu şu anlar
çok güzel oluyor.Bir ara yolumuza bir sarnıç çıktı,
hemen gidip inceledim daha önce bir sarnıcın içini
görmemiştim.Gölet gibi içinde su var,merdivenli
bir girişten suya ulaşabiliyorsunuz.Buralarda su
kaynağı bulunmaz ,sarnıçlar hala önemli.Neyse bir
kaç km sonra yol ikiye ayrılıyor biri Murdala'ya
diğeri Mersincik'e gidiyor.Mersincik tarafına
saptıktan sonra yol çok kötü,yine de bir müddet
gittim olacak gibi değil,arabamın altı yüksek
olduğu halde vuruyor.Arabadan indik yürüyerek
gidelim dedik hep yokuş aşağı,virajlı keskin
taşlarla kaplı bir yol ama manzara anlatılacak
gibi değil.Buraya doğa yürüyüşü için gelmek lazım
arabayı tepede bırakıp,zamanı da ona göre ayarlama-
lı.Her taraf sarp dağlarla çevrili,buralarda daha
çok sandal dediğimiz bodur ağaçlar var,şimdi çiçek
açmışlar.Yer yer çam ağaçları da ayrı bir güzellik
veriyor,ilerlerde deniz görünüyor.15 dakika kadar
yürüdükten sonra bir tepede mersincik göründü,
bir ev ve çevresi zeytin ağaçları ile kaplı,kısa
bir sahil.Teknelerin yanaştığı koy buradan görün-
müyor,daha bir 15 dakika kadar yürümemiz gerekiyor
ki dönelim mi deyince arkadaşlar dünden razı.
Tabii yolların bozuk olması beni üzmedi tersine
sevindirdi.Yol demek bu eşsiz güzelliklerin yok
olması demek,yapılaşmanın hızla başlaması,çevrenin
acımasızca katledilmesi.Datça'nın son yıllardaki
yapılılaşmalara rahmen hala bir çok doğal güzelliği-
nin olmasında Datça Yolu'nun namı etkili olmuştur.
Şimdi yollar yenilenince yaşanan akın son hızla
bir çok şeyi yoketmekte.
Oradan Sındı köyüne giderek bir Kalyonda ,su kena-
rında yemeklerimizi yedik.Sındı köyü Cumalı köyüne
yakın yoldan biraz içeride ilginç bir yer.Datça'da
yaşayan bir çok kişi bu sapalığından dolayı işi
düşmediyse buraları görmemiştir.Ben ilk kez geçen
yıl yine baharda gelmiştim,çok güzel yerler.Çekti-
ğim fotoğrafları gösteren ve gezimi anlattığım bloğum
için Google de"adım adım Datça"yazarsanız veya sayfa-
larımdaki bu linke tıklarsanız izleyebilirsiniz,video
görüntülerini de düzenler düzenlemez web sayfama
yükleyeceğim.

Hiç yorum yok: