Yaşam ayrıntılarda gizlidir
20 Nisan 2010 Salı
16 Nisan 2010 Cuma
Datça Çeşmeköy evleri
14.10.2010 tarihinde Yarımadanın Betçe bölgesindeki
Çeşmeköy'e giderek eski taş yapıların fotoğraflarını
çektim.Bu yıl yarımadanın bu bölgesine çokça geldim.
Bunda bu yörelerin hala bir çok yönden tanınmamasının
yanı sıra doğal ve mimari zenginliklerinin olmasının
da rolü büyük oldu.Ayrıntı ve fotoğraflar için
www.datcadetay.com'u tıklayınız.
6 Nisan 2010 Salı
Datça Divan Burnu
Divan Burnu Yarımadanın Akdeniz'e bakan kısmında
en uç noktada yer alan bir burun . Burunlar çoğun-
lukla değişik akıntı ve dalgalar yaparlar , bu
gezimizde bize rehberlik eden Datça Yerel Tarih
Derneği Başkanı Akın Pilavcı Divan Burnunun zaman
zaman sert denizlere sahip olduğunu adını da buradan
aldığını söyledi .Bu gezimizde bir çok doğal güzelli-
ği görüntülememizin dışında ilk kez gördüğüm ve bilgi
sahibi olduğum antik çeşme de beni oldukça şaşırttı.
Ayrıntı ve fotoğraflar için tıklayınız.
30 Mart 2010 Salı
Datça Çağlayanlar
28 Mart pazar günü Datça'da bir çok kişinin
bilmediği çağlayanlara yapılan bir geziye katıldım.
Güzel bir havada yine karadan ulaşımı ancak
yürüyerek mümkün olan Kızılbük'e kadar gittik.
Gezinin ayrıntı ve fotoğrafları için tıklayınız.
24 Mart 2010 Çarşamba
Datça- Knidos Akropolis
Antik çağda her kentin bir akropolisi vardı ,
içinde tapınaklar , kutsal eşyaların saklandığı
yapılar , bazı idari yapılar bulunurdu. Akropolün
etrafı sağlam surlarla çevriliydi. Akropol yukarı
kent anlamına da geliyor , kentin yüksek kısımla-
rında ikinci bir kent gibiydi. Savaş zamanlarında
en öncelikli savunulacak yerlerdendi , bazen zor
durumlarda kent halkı da buraya sığınmak zorunda
kalırdı. İşte kentlerin en can alıcı yeri olan
Akropol'un Knidos'ta nasıl bir şey olduğunu hep
merak ettim ama tırmanmak 21 mart Pazar günü
nasip oldu.Aslında daha önce bayağı yaklaşmışım
ama geri dönmüştüm.Bayağı yüksek ve sarp bir
tepede yer alıyor , Datça'da gerçekleştirdiğim
gezilerin en güzellerinden.
Ayrıntılar ve fotoğraflar için tıklayınız.
22 Mart 2010 Pazartesi
Datça - Knidos Nekropolisi
Nekropolis antik dönemde ölüler kenti
anlamına geliyor.Bize göre kentin mezarlığı.
Knidos nekropolü antik dönemin en büyüklerin-
den.Burada da Knidos'lular birbirinden güzel
mimari çalışmalar bırakmışlar.İzlemek için
tıklayınız.
15 Mart 2010 Pazartesi
Değirmenbükü'nden Knidos'a
Yazı Köyü Değirmenbükü koyundan Knidos'a
yürüyerek yaptığım gezinin ayrıntı ve
fotoğrafları için tıklayınız.
10 Mart 2010 Çarşamba
Datça Aslanlı burun
7 Mart Pazar günü Ünlü Knidos aslanının
bir zamanlar üzerinde olduğu anıt mezara
kadar gittim.Knidos'a 4 km ye yakın bir mesafede fakat
ulaşımı zor olduğu için çok az kişinin gidip
gördüğü bir yerde.Bu burun haritalarda Aslanlı burun
diye geçiyor.Ayrıntılar ve fotoğraflar için tıklayınız.
3 Mart 2010 Çarşamba
Datça Yazı Köyü Kalesi
19 Şubat Tarihinde Datça Yazı Köyü Kalesine
çıkarak fotoğraflar çektim.İyi bir spor yürü-
yüşünün yanı sıra çok güzel görüntüleri seyret-
me şansım oldu.Gezim ile ilgili ayrıntı ve
Fotoğraflar için tıklayınız.
24 Şubat 2010 Çarşamba
Datça Değirmenbükü
Değirmenbükü Datça Yazı köyü sınırlarında bir
koy.Doğal güzelliğinin yanı sıra burayı ilginç
kılan tarihi su değirmenleri.Gezimi ayrıntılı
olarak anlattığım sayfamı ziyaret etmek isterseniz
tıklayınız.
20 Şubat 2010 Cumartesi
Datça 4.Kış Yüzme Maratonu
Datça'da gelenek haline gelen kış maratonunun
bu yıl dördüncüsü yapıldı.Yunan ve Türk sporcu-
larının güzel bir dostluk örneği sergilediği
yarışmalar kuvvetli rüzgara ve dalgalı bir denize
karşın yaşama geçirildi.Diğer fotoğraflar ve video için
tıklayınız.
15 Şubat 2010 Pazartesi
Akademi Knidos
Daha önce de sayfamda belirttiğim Uluslararası
Knidos Kültür ve Sanat Akademisi'ne dün tekrar
uğradım.Çalışmalar hangi aşamada diye meraktan.
O kadar inşaat işinin içinde heykeltraşlar bir
çok çalışma gerçekleştirmişlerdi onları görüntü-
ledim.Ayrıntılar ve video için tıklayınız.
11 Şubat 2010 Perşembe
Nihat Akkaraca
Datça'lı araştırmacı ,yazar Nihat Akkaraca'yı
geçen 11 şubatta kaybetmiştik,bir yıl hızla
geçti.13 Şubat 2010 Cumartesi günü saat 11 de
mezarı ziyaret edilip Datça Mahallesinde anma
programı düzenlenecek.Nihat Akkaraca ile ilgili
sayfam ve video için tıklayınız.
9 Şubat 2010 Salı
Mehmet Vuran ve Garova
İnternet dünyası da yaşamın bir yansıması,
yaşamda karşılaştığımız bir çok şeyi orada
da görüyoruz.İyiler,kötüler,sevinçler,hüzünler
orada da karşımıza çıkıyor.Paylaşmayı seven
dürüst insanlar da bu ortamda az değil,yeterki
doğru adreslere gidilsin.Mehmet Vuran İnternet
ortamında tanıştığım bir arkadaşım,sayfamda
linki bulunan"Garova Günlüğü"sayfasında insanlara
bilgilerini,deneylerini içtenlikle aktarıyor.
Bu sayede de bir çok dost,arkadaş kazanmış;ben de
onlardan biriyim.Geçen hafta kendisini ziyaret
ederek,ilk kez yüz yüze tanışma fırsatı buldum ve
bu fotoğrafları çektim.
Garova Bodrum Mumcular beldesinde Karaova'nın halk
dilinde söylenişi,artık başka bir anlamı daha var,
Mehmet Arkadaşımın evinde ürettiği şarabın da
markası.Evde şarap grubuna üye ve bu sayede
bir çok insanla çok hoş paylaşımlar yaşıyor.
Atın yağızı ,şarabın karası diyeyim,nedense
çocukluğumdan bu yana yağız atlar daha hoşuma
gitmiştir,ve bir çok tablosunu da yaptım.Şarapta
da siyah renk beni etkilemiştir,resim sanatıyla
ilgili bir olay olabilir.Mehmet arkadaşımın bana
hediye ettiği Garova markalı şarap da yağız bir
at gibi duruyor.Üzerindeki etiketin de benim tarafım-
dan yapılmış olması olayı daha anlamlı kılıyor.
Böyle bir şarap şişesi görünce aklıma hemen
11 Şubat 2009 da kaybettiğimiz Nihat Akkaraca
ve şu an Fethiye'de bulunan Vefa Önal arkadaşım geliyor.
Nihat ağbinin Mesudiye deki evinde çok güzel akşamlarımız
olmuştu.Ben sağlık nedenleriyle az da olsa alkollü
içki içemiyorum,arada bir arkadaşlarımla içtiğim
şarapları bu yüzden tek tek hatırlıyorum.O gecelerde
coşkuyla yapılan sohbetlerin yerini ne alabilir ki!
Mehmet Arkadaşımın hediyesi bu şarabı saklıyacağım,
çok özel bir gecede,yine hoş bir sohbet ortamında
masada fotoğraftaki gibi yerini alacak.
Mehmet Arkadaşımın yaşadığı yer Mumcular
beldesinde Pınarlıbelen köyü,köydeki bağla-
rından bir kısmı görülüyor.Mehmet Arkadaşım
kendisini yetiştirmiş bir insan,her zaman yeni-
liklere açık,okuyor,araştırıyor,danışıyor.Bağcı-
lıkta da Babası ve Kardeşiyle çok ciddi olarak
çalışıyorlar.Üzüm ve şarap binlerce yıldır
insanların ilgi odağı,emek,sabır,sevginin
birleşiminden ortaya çıkan ürünler.
Mehmet Arkadaş "Garova Günlüğü" sitesinde bağcılıkla
ve diğer konulardaki bildikleriyle ilgili her şeyi
paylaşıyor.Karaova Kültürel özellikler açısından Datça
ile bir çok benzerliği olan bir yer,tarımsal faali-
yetleri,yemekleri,mutfağı bizim yöremizi andırıyor,
"Garaova Günlüğünü" ziyaret ederek bu konularda da
bayağı bilgi sahibi oluyorum.Teşekkürler Mehmet
arkadaş, kolay gelsin diyerek selamlarımı
gönderiyorum.
28 Ocak 2010 Perşembe
Karaköy evleri
Karaköy köyü limana giden yoldan biraz içerde kalır,
asıl yerleşim buradadır.Gidip buradaki eski yapıları
fotoğrafladım.Ayrıntılar ve fotoğraflar için tıklayın.
10 Ocak 2010 Pazar
Bir Sındı Günü
Sındı Datça'nın Betçe köylerinden,Betçe Datça
yarımadasının uç kısımlarına verilen ad.Buralar
antik Knidos'a yakın olmalarıyla da önemli yerler.
datcadetay.com sitemde "Datça Köyleri"sayfamda
bilgi vermiştim.Çok hoş bir doğal yapıya sahip ve
dünkü gezimde taş yapılarla karşılaştım,Bir ağa
konağının resimlerini çektim.Yapılarda tutturucu
malşzeme olarak çamur kullanılmış,binlerce yıl önce
Anadolu'da olduğu gibi.
Ayrıntılar ve fotoğraflar için tıklayın.
4 Ocak 2010 Pazartesi
Datça Antik Şarap imalathaneleri
Son Lodos fırtınasında denizin aldığı kumların
altından çıkan antik şarap imalathanelerine ait
buluntuların ayrıntı ve fotoğrafları için tıklayın.
1 Ocak 2010 Cuma
Bafa Gölü-Heraklia Fantastik bir dünya
Satırlarıma yeni yılda sağlık ve mutluluklar
dileyerek başlıyorum.Dün sabah erkenden yeni
yılı Datça Cumhuriyet meydanında Datça'lılarla
birlikte karşılamak amacıyla İzmir'den yola
çıktım.Güzergah olarak kendime Söke-Milas
yolunu seçtim.Karya kentlerini geziyorum ya;
amacın Labranda'yı gezmek,hava da çok güzel.
İyon kentlerinin tabelalarını görüyorum,Karya'dan
sonra amacım 12 iyon kentini gezmek.Bafa gölü
görünüyor,bir ada'ya rastlıyorum;üstünde tarihi
eserler var.Durdum fotoğraflarını çektim,sonra yola
devam,biraz yavaş gidiyorum,bir5 şeyler kaçırmamak
için.Neyse bir ara Heraklia 10 km yazan antik kent
tabelasını görünce dur şuraya bir bakayım sonra
Labranda'ya giderim dedim ve girdim yola.Tabii ben
burasının bu kadar geniş bir antik kent olacağını
nerden bileyim.Bir köyden geçtikten sonra 2. köy
Heraklia'nın üzerine kurulmuş.Bu gece yeni yıl
olduğu için kapı da görevli falan yok,giriş ücretli
imiş,benim zaten müze kartım var.Arabamı park ettim,
heyacanla sağa sola bakıyorum,puslu bir hava var sanki
fantastik filimler çevrilen bir stüdyodayım.İnanılacak
gibi değil,o kadar antik kent gezdim bu büyüyü hiç
birinde bulamadım.Öyle bir doğa var ki çevrede ve bu
doğayla bütünleşmiş bir antik kent.O zamanları hayalimde
canlandırmaya çalıştım,burçlardan gölün görünüşü,
bambaşka.Heraklia eskiden deniz kenarında imiş,Büyük
Menderes neğrinin alüvyonları körfezi doldurarak Bafa
gölünü oluşturmuş.Aşağıda bir ada ve üzerinde Manastır
olduğu söylenen yapılar var oraya gittiğimde sahildeki
beyaz kumları görünce şaşırdım,deniz kenarı gibi,burada
suya girip,kumlarda güneşleniliyor.
Biraz önce çektiğim fotoğrafları bilgisayarıma yükler-
ken de gördüğüm gibi,yaşamımın en güzel fotoğraflarını
çektim diyebilirim.Antik kentin arkasında Beşparmak dağ-
ları(Antik adı Latmos)mağaralarla,çine çevresinde gördü-
ğümüz taşlarla dolu.Hertarafta doğanın kendi elleriyle
yaptığı heykeller.Buraları gezmek için burada konaklayıp
en az üç-dört gün kalmak lazım,köyde pansiyonlar var.
Köyde dedim Kapıkırı köyü daha önce de gezdiğim gibi;
antik kentin ortasına yapılmış,gezerken zor oluyor,
evlerin arasından,ahırlardan geçiyorsunuz.Ve antik bir
kenti değil de Büyük baş hayvan sergisini geziyor gibi
oluyor.En son tiyatroyu gezerken iki eşşek,bir kaç inek
ne işin var burada der gibi kötü,kötü baktılar.Diğer bir
hoş olmayan durum köy kadınlarının yaptıkları el işlerin-
den satmak için peşi sıra dolaşması.Turizm apayrı bir konu,
ne yazık ki incelikleri bilinmiyor.Bir şey satacağız diye
üstelemek turisti rahatsız ediyor,bu bir çok turistik yerde
böyle.Diğer bir üzüldüğüm nokta Heraklia daki kalıntılar,
tehlike altında,hiç bir sağlamlaştırma,onarım yok,en
küçük sallantıda bir çok kısım çökebilir.Hiç bir bilgi_
lendirme tabelası yok,neiş yaparlar anlayamadım.Nereyi
gezdiğini bilmeden dolaşıyorsun.Bu gezimi "gezdiğim
antik kentler "sayfamda ,kentle ilgili bilgiler
vererek anlatacağım.Bu sayfaya gezdiğim kentlerle ilgili,
bilgi ve fotoğrafları koyuyorum,bir kaç aydır hiç
bir şey koymadığım halde,bu sayfam çokça insan tarafından
ziyaret ediliyor.Diğer ayrıntı ve fotoğraflar için tıklayın.
15 Aralık 2009 Salı
14 Aralık Knidos Gezisi
Dün havanın güzel olmasını fırsat bilerek
Knidos'a bir gezi yaptım.Hava gezmek ve
fotoğraf çekmek için çok uygundu,Knidos ile
ilgili yeni bilgiler edindim,bolca fotoğraf
çektim.Ayrıntılar ve fotoğraflar için tıklayınız.
8 Aralık 2009 Salı
Bademler çiçek açtı
Datça'da güzel bir hava vardı,içim sıkılıyordu,
iyi gelir diyerek doğanın kucağına attım kendimi.
Aralık ayında çiçek açan bademlerin,papatyaların
anemonların fotoğraflarını çektim.Fotoğraf ve
video için tıklayın.
23 Kasım 2009 Pazartesi
Vadiler ve Güzellikler
Pazar günü doğa yürüyüşleri yapan bir grupla
inanılmaz bir doğada yürüyerek,fotoğraflar çektim.
Datça'ya 35 km uzaklıkta Soğuksu mevkiinden başla-
yan parkur,sadece yürüyerek alınabiliyor.Bu yüzden
çok az insanın görebildiği güzellikleri görme
imkanım oldu.
Kasım'ın 22 si olmasına karşın tam bir deniz havası
vardı ve arkadaşlar pırıl pırıl sularda yüzdüler.
Bir yanda bir halı gibi uzanan Gökova körfezi,diğer
yanda yeşilin bin bir tonu.Çiçek açmış pirenler de
manzaraya ayrı bir güzellik katıyordu.
İlk olarak Endemik Datça Hurması ile karşılaştım.
Daha önce Datça Hurması diye bildiğim bazı
ağaçların Datça Hurması ile sadece akrabalık-
ları olabilir diye düşünüyorum.
Son olarak da doğa harikası bir yerde Şelale'nin
sesini dinledik.video ve fotoğraflar için.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)